2_5

İlk olarak 19. yüzyılın ortalarında Avrupa’da ve ABD’de başlayan mühendis ve mimar örgütlenmeleri ülkemizde de devam etmiş ve 6235 sayılı yasa ile birlikte 1954 yılında Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği kurulmuştur. Yasanın kabulünden sonra 18-22 Ekim 1954 tarihleri arasında gerçekleşen ilk genel kurul ile birlikte TMMOB fiili çalışmalarına başlamıştır.

Kuruluşunda 10 meslek odası ve yaklaşık 8.000 üyesi ile birlikte yola çıkan TMMOB, 2013 Aralık itibariyle 24 meslek odası 445.365 üyesi ile birlikte mücadeleye, örgütlenmeye ve büyümeye devam etmektedir.

TMMOB, kamunun çıkarlarını gözeten; emekten, haktan ve hukuktan yana olan; barıştan, özgürlükten ve insan haklarından yana tavır sergileyen; siyaseti dar kalıplardan çıkartıp yaşamın her alanına taşıyan bir birliktelik olma manifestosuyla yoluna devam eden demokratik, yurtsever ve anti-emperyalist ilkelere sahip bir mesleki kitle örgütür. TMMOB sahip olduğu örgütlülükle birlikte, bünyesinde bulunan odaların meslek alanları ile ilgili gelişmeleri ve sorunları mesleki, toplumsal, siyasal boyutları ile değerlendirerek toplumu bilgilendirmekte, oluşturulan politikaların toplum yararına olması için öneriler geliştirmekte ve bunların uygulanması için mücadele etmektedir.

TMMOB 60 yıllık mücadele tarihinde, 70’lerden itibaren tavrını hep emekçi halktan yana sergiledi. Tıpkı 1970’li yıllarda dayatılan IMF politikaları ve baskıcı rejimlere karşı bir bütün olarak yoksulluğa, işsizliğe, ağır şartlar altında güvencesiz çalışmaya ve göçe zorlanan halkın yanında yer aldığı gibi. Baskıların giderek arttığı dönemlerde, örgütlülükten gelen gücünü kullanarak, 19 Eylül 1979’da 54 ilde, 736 işyerinde, 100 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının katılımıyla bir günlük iş bırakma eylemini gerçekleştirmeyi başardı .

Tüm bu yürütülen mücadelelere rağmen ülkede yönetimler değişmiş ancak neoliberal politikalar kararlılıkla uygulanmaya devam etmiştir. Geçmişteki baskıcı rejimler kendi türevleri olan yeni hükümetler doğurmuş ve halkı yoksulluğa, işsizliğe ve güvencesiz çalışmaya mahkum etmiştir. İnsaların özel yaşamlarına kadar müdahale edilmiş, ortak yaşam alanları işgal edilmiş, anadil, örgütlenme ve kürtaj gibi temel hak ve özgürlükler gasp edilmeye devam etmiştir. Tam da bu noktada toplumsal bir patlama olarak Taksim Gezi Parkı’nda ortaya çıkan ve tüm ülkeye yayılan Gezi Direnişi yaşanmıştır. TMMOB, Gezi Direnişi’nde de safını halktan yana koyarak direnişin içerisinde bir bileşen olarak yer almıştır. Kamunun yararına olmayan Taksim Yayalaştırma Projesi’ne karşı çıkmış, durdurulması için mücadelesini sürdürmüştür.

Gezi Direnişi sonrası toplumsal muhalefet kanallarını tıkamak için AKP hükümeti tarafından çalışmalar yürütülmüş, TMMOB’a baskınlar yapılmış, gece yarısı çıkartılan torba yasayla yetki alanları daraltılmıştır. Hükümet, elindeki tüm güçleri seferber ederek oluşan toplumsal muhalefeti baskılamaya çalışmıştır. Toplum üzerindeki baskıların 12 Eylül Darbesi dönemini hatırlatacak kadar arttığı günümüzde, 60 yıllık bir direniş geleneğinden gelen TMMOB’a büyük sorumluluklar düşmektedir;

– TMMOB ve bağlı Odaları sadece mühendis ve mimarların örgütlülüğü olmanın ötesinde, toplumun içerisinde yer alan, örgütlü/örgütsüz tüm kesimlerle birlikte çalışmalar yürütebilen demokratik kitle örgütü niteliğini geliştirmelidir.

– Taşeronlaşmanın ve neoliberal ekonomik politikalarının bir yansıması olarak sağlıksız, güvensiz ve güvencesiz hale gelen iş rejiminin sonucunda Soma’da, İstanbul’da (Torunlar İnşaat) ve diğer birçok şehirde işçi katliamları yaşanmaktadır. Kâr uğruna insan hayatını hiçe sayan bu anlayışa karşı; mühendis ve mimarların meslek sorumluluklarını kamusal bir politika haline getirecek, özelleştirilen ve metalaşan denetim hizmetlerinin yeniden kamusallaştırılmasını savunacak bir mücadele hattının çalışma alanlarına taşınması ve pratikleştirilmesi için çalışmalar yürütülmelidir.

– Temsili ve biçimsel demokratik uygulamalar yerine örgüt içi demokratik işleyiş geliştirilmeli ve kişi odaklı bir yönetim anlayışından çok, tüm örgütlülüğü kapsayacak birlikte düşünme, birlikte üretme ve birlikte yönetme mekanizmalarının oluşturulması için çaba sarfedilmelidir.

– Yozlaştırmanın ve siyasetsizleştirmenin dayatıldığı bir ortamda, demokratik ve bağımsız bir Türkiye için yaşamın her alanına nufus eden, toplumdan yana politikalar üreten ve hayata geçiren, toplumu bilinçlendiren ve dinamikleştiren kanallar geliştirilmelidir.

– Uygarlığın en son aldığı formasyon olan kapitalist modernist yaşamda, kadınlar hala erkek egemenliği altında sosyal hayatta yer almaya çalışmakta, ücretsiz ev işçiliği ve çocuk bakıcılığı yapmaktadır. Bu noktada kadın örgütlülüğünü bir çalışma kolu olmaktan çıkarıp kendi siyasetini oluşturan ve kendi kararlarını uygulayan özerk yapıların oluşturulması gerekmektedir.

– Altyapısı olmadan açılan gecekondu üniversiteler ve sadece kontejanları arttırılan bölümler yüzünden bir çok üniversite mezunu genç yetersiz eğitim ve karşılığı olmadan artan işgücü arzı yüzünden iş bulmakta zorlanmakta, düşük ücrette güvencesiz çalışmaya itilmektedir. Genç dinamiği bu şekilde oyalayarak sorumluluğu üzerinden atmaya çalışan devlet politikasına karşın, üniversite gençliğini ve geleceksiz, güvencesiz genç mühendis ve mimarları kapsayacak etkin, özerk bir gençlik örgütlülüğünün oluşturulması kaçınılmazdır.

Bizler Demokrat Bilgisayar Mühendisleri olarak, TMMOB örgütlülüğünün büyümesi noktasında her tür çabayı sarf etmekten çekinmeyeceğimizi bir kez daha yüksek bir sesle dile getiriyoruz ve tüm üye olan/olmayan meslektaşlarımızı bu mücadeleye destek olmaya, birliktelikten gelen gücümüzü sömürüsüz ve demokratik bir ülkenin inşaasında kullanmaya çağırıyoruz.

TMMOB Örgütlülüğünün 60. Yılı Kutlu Olsun!

Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!

Demokrat Bilgisayar Mühendisler